“Öğretmen Olmak, Öğretmenlik Yapmaktan/Öğretmen Olarak Çalışmaktan Farklıdır”: İspanya’da Öğretmen Adaylarının Uygulama Deneyimlerinin Değerlendirilmesi

“Öğretmen Olmak, Öğretmenlik Yapmaktan/Öğretmen Olarak Çalışmaktan Farklıdır”: İspanya’da Öğretmen Adaylarının Uygulama Deneyimlerinin Değerlendirilmesi

Giriş

Günümüz eğitim sistemlerinde öğretmenlerin profesyonelleşmesi teknik ve standart odaklı bir hâle gelmiştir. Bu durum öğretmen adaylarının mesleki kimliklerinin oluşum sürecini ve mesleğe yönelik algılarını derinden etkilemektedir. Özellikle staj deneyimleri, öğretmen adaylarının mesleğin gerçeklikleri ile yüzleştiği ilk somut süreçtir. İspanya özelinde, Avrupa Yüksek Öğretim Alanı’nın (European Higher Education Area-EHEA) eğitim politikaları çerçevesinde öğretmen adaylarının sadece teknik becerilerinin değil, etik değerler, eleştirel düşünme ve pedagojik farkındalık gibi daha geniş kapsamlı yetkinliklerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Ancak uygulamada karşılaşılan bürokratik yükler ve katı müfredat uygulamaları, öğretmen adaylarının mesleğe dair ideallerini sorgulamalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda araştırma, öğretmen adaylarının pratik deneyimleri aracılığıyla mesleğe dair kavrayışlarını nasıl geliştirdiklerini derinlemesine incelemektedir.

Amaç

Bu araştırmanın temel amacı, öğretmen adaylarının staj deneyimleri sırasında mesleki gelişimlerini nasıl algıladıklarını, hangi desteğe ihtiyaç duyduklarını ve stajın mesleki kimliklerini şekillendirmede ne ölçüde etkili olduğunu incelemektir.

Yöntem

Araştırma Modeli: Çalışma, nitel ve boylamsal bir vaka çalışması olarak tasarlanmıştır. Bu yaklaşım, katılımcıların deneyimlerini zaman içinde derinlemesine anlamayı ve öğretmen adaylarının mesleki kimlik oluşum süreçlerini kapsamlı olarak incelemeyi mümkün kılmıştır.

Örneklem: Araştırmanın örneklemini İspanya’daki bir üniversitede öğrenim gören dokuz öğretmen adayı (7 kadın, 2 erkek) oluşturmaktadır. Katılımcılar farklı sosyoekonomik düzeylerdeki özel ve devlet destekli (charter) okullarda staj yapmışlardır.

Veri Toplama Süreci: Veriler, her bir yılın bir staj dönemine denk geldiği dört yıllık bir süreçte (2019-2023) toplanmıştır.  Bu araştırmada, görüşmelere ek olarak “Photovoice” isimli görsel bir veri toplama yöntemi kullanılmıştır. Photovoice yöntemi, katılımcılardan belirli bir konudaki algılarını ya da deneyimlerini çizimler ya da fotoğraflar aracılığıyla görsel olarak ifade etmelerini isteyen bir tekniktir. Araştırmada öğretmen adaylarından, bir ilkokul öğretmeninin kimliğini temsil eden çizimler yapmaları istenmiştir. Daha sonra görüşmeler sırasında katılımcılar, yaptıkları çizimleri açıklayarak mesleki kimliklerine dair düşüncelerini dile getirmiştir. Bu sanat temelli yöntem, katılımcıların karmaşık ve soyut konulardaki yansıtma becerilerini harekete geçirerek, geleneksel görüşme yöntemleriyle elde edilmesi zor olan zengin ve derin bilgilerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışmada, yalnızca yarı yapılandırılmış görüşmelerden ve öğretmen adaylarının çizimlerinden toplanan veriler kullanılmış ve tartışılmıştır.

Veri Analizi: Araştırmada elde edilen veriler refleksif tematik analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sürecinde hem görüşmelerden hem de çizimlerden elde edilen veriler karşılaştırmalı olarak incelenmiş, ortaya çıkan temalar ve alt temalar üzerinde derinlemesine analiz yapılmıştır.

Temel Bulgular

Çalışmanın bulguları üç temel tema altında toplanmıştır:

  1. Meslek Algısı ve Gerçeklik Şoku: İş ve Meslek

Öğretmen adayları staj sürecinde, öğretmenliğin yalnızca akademik bilgiyi aktarmaktan ibaret olmadığını, aynı zamanda öğrencilerin sosyal duygusal gelişimlerine de destek vermeleri gerektiğini fark etmiştir. Okul ortamındaki katı müfredat baskısı, sürekli bürokratik yükler ve yoğun çalışma saatleri, adayların başlangıçtaki idealist öğretmenlik algılarıyla çelişmiş ve ciddi hayal kırıklıkları yaşamalarına neden olmuştur. Bir adayın ifadeleri bunu çok açık bir şekilde özetlemektedir: Öğretmenliğin, toplumun zannettiği gibi geniş tatil olanaklarına sahip, rahat bir meslek olmadığını, aksine kişisel zamanın sınırlı, sorumlulukların ise aşırı olduğunu fark etmişlerdir. Ayrıca staj sırasında öğretmenlerin yaşadığı yoğun tükenmişlik ve stres ortamına tanıklık eden adaylar, mesleğin zorlu koşulları ile kişisel yaşamları arasında sürdürülebilir bir denge kurmanın önemini anlamıştır. 

  1. Mesleki Gelişim İhtiyaçları: İyi Bir Eğitimci Olmak İçin Ne Gerekiyor? 

Araştırmaya katılan öğretmen adayları, öğretmenlik mesleğinde başarılı olmanın yalnızca pedagojik ve akademik bilgiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sabır, yaratıcılık, esneklik, açık fikirlilik, empati ve duygusal dayanıklılık gibi kişisel becerilerin de önemli olduğunu vurgulamıştır. Ancak staj sürecinde gözlemledikleri okullarda, bu tür kişisel özelliklerin sergilenmesine yeterince fırsat verilmediğini, öğretmenlerin daha çok bürokratik ve standartlaştırılmış uygulamalara uymaya zorlandığını ifade etmişlerdir. Bu durum, adayların kendi değerleri ve idealleri ile okulda beklenen performans kriterleri arasında derin çatışmalar yaşamalarına neden olmuştur. Öğretmen adayları ayrıca, staj sürecinde yeterince desteklenmediklerini ve mesleki gelişimleri için eleştirel düşünme ve sorgulama becerilerini geliştirecek daha geniş alanlara ihtiyaç duyduklarını açıkça belirtmiştir.

  1. Mesleki Kimliklerin Çizimler Yoluyla İfadesi 

Katılımcılar çizimlerinde, kendilerini öğretmen olarak nasıl gördüklerini somutlaştırmıştır. Çizimlerde, adayların mesleğe dair umutları ve kaygıları açıkça ortaya çıkmış; yaratıcılık, sabır ve öğrenci odaklılık gibi pozitif özelliklerin yanı sıra bürokratik yük ve otoriter okul yapılarından kaynaklanan endişeler de görselleştirilmiştir. Bir çizimde adayın kendisini pilot olarak çizmesi ve mesleğe ilişkin taşıdığı “bagaj”da ailelerin beklentileri, okul yönetiminin talepleri ve kâğıt işleri gibi zorlukları betimlemesi, adayların mesleki kimlik oluşumunda yaşadıkları karmaşık iç çatışmaları net biçimde ortaya koymuştur. Başka bir çizimde ise aday, kalbini eğitimsel ilkelerle doldurmuş olarak tasvir ederken, çevresindeki katı uygulamaların kendi değerlerine tehdit oluşturduğunu ifade etmiştir. Bu görsel veriler, öğretmen adaylarının sözlü ifadelerini tamamlayarak, mesleki kimlik gelişimi konusundaki derin ve karmaşık duygularının somut bir biçimde ifade edilmesini sağlamıştır.

Sonuç

Çalışma sonuçları, öğretmen adaylarının mesleki kimliklerinin oluşumunda staj deneyimlerinin kritik öneme sahip olduğunu göstermiştir. Ancak staj süreçlerinde karşılaşılan aşırı teknikleştirilmiş ve bürokratikleşmiş eğitim ortamı, öğretmen adaylarının mesleki kimlik ve etik değerlerini şekillendirmelerini zorlaştırmaktadır. Araştırma, öğretmen eğitim programlarının, öğretmen adaylarına yalnızca teknik beceriler kazandırmak yerine, onların eleştirel düşünebilen, etik değerlere sahip, reflektif öğretmenler olarak yetişmelerini destekleyecek şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda üniversite eğitmenleri ve okul temelli mentörlerin, öğretmen adaylarının mesleki kimlik gelişimini destekleyici, eleştirel ve reflektif bir eğitim ortamı yaratmada öncü rol üstlenmeleri gerektiği önerilmektedir.

Kaynak

García-Lázaro, I., Su, F., & Wood, M. (2025). ‘Being a teacher is different from working as a teacher’: evaluating pre-service primary school teachers’ practicum experiences in a Spanish context. Professional Development in Education, 1-17. https://doi.org/10.1080/19415257.2025.2475877

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.